Sırrı Süreyya Önder ve Engin Günaydın'dan 'Yeraltı' sohbeti


Zeki Demirkubuz’un merakla beklenen filmi YERALTI 13 Nisan’da gösterime girecek. Engin Günaydın, Nergis Öztürk, Serhat Tutumluer ve Nihal Yalçın’ın rol aldığı film Dostoyevski’ni “Yeraltından Notlar” kitabının uyarlaması.

Aslında filmin oyuncu kadrosunda BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de vardı.Yönetmen Demirkubuz, Cevdet İvedik karakterini oynayan Önder’in bölümlerini ‘hikaye zayıf kalınca kurguda çıkarmak zorunda kaldık’ diyerek çıkarmıştı. ‘Ondan bize Engin Günaydın ile konuştukları tanıtım videosu kaldı” diyen Demirkubuz’un sözünü ettiği bu çok izlenen sohbet, filmin vizyon tarihinin belli olmasıyla yine çok izlenmeye başladı.

Saadet Işıl Aksoy Cannes yolcusu

Genç oyuncu Saadet Işıl Aksoy, İspanyol aktris Penelope Cruz’la ‘Twice Born’ isimli filmde kamera karşına geçmişti. Daha önce Toronto Film Fesitivali’ne katılan  Aksoy şimid de Cannes’a gidecek.

Filmde Bosnalı ‘Aska’ karakterini canlandıran başarılı oyuncu  Fransızcasını da geliştirmek için çalışıyor.

Dünyaca ünlü Penelope Cruz’un yanında, filmin galası için kırmızı halıda yer alacak oyuncu, her gün Kalamış’tan Bostancı’ya kadar bisikletiyle 15 km. yapıyor ve form tutuyor.

 

 

 

Twice Born ekibi Toronto Film Festivali'nde

 

'Dünyaca ünlü' Türk fotoğrafçı David Natu efsanesi

Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybettiği haberleri medyada yer bulan ‘Türk fotoğrafçı David Natu’nun aslında hiçbir zaman varolmayan sanal bir isim olduğu daha önce iddia edilmişti. Ölümünün ardından bu iddialar daha da önem kazandı. Keza, bir iddiadan çok daha fazlası David Natu olayı…

Önceki aylarda Natu’nun dünyanın en iyi 10 fotoğrafçısı arasında yer aldığı haberlerine fotoğrafçılar tepki göstermiş, Natu’nun ‘hırsız fotoğrafçı’ olduğunu açıklamıştı. Hatta birçok blog ve sosyal medya platformunda ‘hırsız fotoğrafçılar’ başlığı altında Natu’nun adı en başta yer alıyordu. Yine de medyanın ilgisini çekmemişti bu ‘iddia’.

Ntvmsnbc’nin haberine göre, bu haberler iddiadan fazlasını içeriyordu keza Natu’ya ait olduğu belirtilen fotoğrafların gerçek sahipleri internette apaçık ortadaydı. Üstelik, Natu’yu ve onun – iddia edilen – başarılarını ne duyan ne de bilen vardı!

Bu ‘sahte başarı’ların gerçekliğinin olmadığını ortaya çıkaran haberlerin ardından ise önce Natu’nun sitesine ve fotoğraflarına erişim ortadan kalktı. Ardından da David Natu’nun hayatını kaybettiği haberleri ajansa düştü.

Bu ‘gerçekleri’ ortaya çıkaran ise haberciler değil fotoğrafçılar oldu. (Birçok blog’da bu konuyla ilgili daha detaylı bilgiler – aşağıdaki fotoğraflar da dahil olmak üzere – bulunuyor.) Doğrusu, ‘Kolombiya’da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden David Natu’ haberini doğrulamayı beklemek gerçekçi olmayabilir ancak Natu’nun Henri Cartier-Bresson gibi büyük bir ismi geride bıraktığı cümlesini görünce dur demek lazım galiba! Böyle bir Türk’ü niye kimse tanımıyordu diye sormak en azından…

David Natu ismini Google’da arattığınız zaman genellikle aynı bilgiler etrafında dolanıyorsunuz ancak arama sonuçlarında bir de röportaj karşımıza çıkıyor. ‘Olmayan birisi’yle röportaj yapılamayacağına göre ya David Natu’yla ya da onu yaratan kişiyle yapıldı doğal olarak. Röportajı yapan kişinin kendi sitesinde David Natu olduğunu belirttiği kişiyle bir fotoğrafı da bulunuyor. Ancak bu fotoğraf ve röportaj bile bizi Natu’ya inandırmıyor.

Fotoğrafın gerçek sahibi :Luca Patrone

David Natu ya da onun adına röportaj veren kişiye, onu dünyanın en iyi ikinci fotoğrafçısı seçen yarışmanın nasıl bir yarışma olduğu sorulduğunda, ”Amerika’nın en saygın, en güvenilir, konusunda bir numara olan http://www.the-top-ten.com sitesi” cevabını veriyor.

Bu sitenin bu özelliklere sahip olmadığını bilmekle birlikte röportajın bu tarz şişirme bilgiler üzerinden ilerlediğini de görüyoruz. ”Kim Kardashian’dan fotoğraf çekimi yapmak için 1 milyon dolar istediğiniz doğru mu?”, ”Johnny Depp’le fotoğraf çekimi için görüştüğünüz söyleniyor?” gibi doğrulama imkanı olmayan bu şişirme sorular David Natu diye biri olsa bile magazinsel bir kahraman olmaktan öteye gidemeyeceğini de gösteriyor.

Dünyanın en iyi iki fotoğrafçısından biri olarak ajanslara servis edilen David Natu’nun varolmadığını söylemek için birçok kanıt var; biyografisindeki çelişkiler, kendisine ait olmayan fotoğrafları, hiçbir iddiaya yanıt verilmemesi, fotoğraf camiasında kimsenin tanımaması, ölümüyle ilgili fotoğrafların bile başka haberlere ait olması gibi…

Kaza fotoğrafları başka haberlerin fotoğrafları

‘David Natu olayı’nın asıl önemi böyle bir moda fotoğrafçısı olsa bile doğrulanmayan bilgiler ve ona ait olmayan fotoğraflarla medyada bu kadar kolay ve bolca yer bulabilmesidir. Bilgi kirliliği üzerine yeniden nutuklar atmaya gerek yok elbette ancak internet çağında ‘yalan haber’ üretme konusunda David Natu çok iyi bir örnek. David Natu diye biri varsa bile bu geçerli. Çünkü gerçek ya da sanal farketmez asıl mesele ‘gerçek olamayan karakterler’. Televizyonda, gazetelerde her gün içi boş bilgiler, çok ‘ünlü’ isimlerle dolu gerçek olmayan bir dünyayla karşılaşıyoruz. O yüzden bu gerçek olmayan dünyada David Natu’nun varlığını sorgulamak anlamsız kaçıyor. Çünkü gazetecilik internetle birlikte hız alırken dezenformasyon da bir o kadar normalleşiyor. (Ntvmsnbc/Hasan Cömert)

Sokak sanatıyla hayat bulan duvarlar

Sokak sanatında en güzel örnekleri veren Rus sanatçı  Nikita Nomerz terk edilmiş yapıları buluyor ve adeta onlara yeniden hayat veriyor!

Binalar, yapılar gülüyor, çığlık atıyor ya da kocaman açılmış  gözleriyle gelip geçeni süzüyor.

Bazen bir saatten daha az zaman ayırarak can verdiği binalar için sürekli gezen sanatçıdan en iyi örnekler…

 

 

[imagebrowser id=757]

'Kristal Ayı' ödüllü Reis Çelik'le sohbet zamanı

Yönetmen Reis Çelik Bahçeşehir Üniversitesi “Beş Çayı Buluşmasında” öğrenci, akademisyen ve gazetecilerle buluşacak.

“Işıklar Sönmesin”, “Hoşçakal Yarın” ve en son Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen 62. Berlin Film Festivali’nde (Berlinale) “Kristal Ayı” ödülüne layık görülen “Lal Gece” filmlerinin yönetmeni Reis Çelik, Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileriyle buluşuyor.

“Beş Çayı” organizasyonunda, Reis Çelik, yeni dönem projeleri hakkında bilgi verecek. Konferans ya da seminerden farklı olarak “sohbet” niteliğinde organize edilen buluşmada Reis Çelik, dinleyicilerin sorularını yanıtlayacak, çalışmalarını dinleyecek.

Tarih: 1 Mart 2012 Perşembe günü, Saat 17:00

Bahçeşehir Üniversitesi Bookstore Cafe

Aydın Doğan Ödülü Selim İleri'ye

Bu yıl “öykü” dalında verilen Aydın Doğan Ödülü’nün sahibi, Türk edebiyatına yaptığı katkılar nedeniyle Selim İleri oldu.

Doğan Hızlan (Başkan), Nursel Duruel, Prof. Dr. İnci Enginün, Semih Gümüş, Özcan Karabulut, Prof. Dr. Jale Parla, Hüseyin Su, A. Ömer Türkeş ve Metin Celal Zeynioğlu’dan oluşan Seçiciler Kurulu dün İstanbul’da toplandı.

Seçiciler Kurulu, adaylar üzerinde açık tartışma ve eleme yöntemiyle yaptığı toplantıda; uzun edebiyat hayatına sığdırdığı öyküleri, romanları, deneme yazılarıyla Türk edebiyatında ayrıksı bir yere sahip olması, geleneksel öykücülüğümüzü sahiplenerek kendi dilini ve üslubunu yaratması, gelenekle yeni arasında bir geçişi temsil etmesi ve sadece öykücü yanı ile değil, edebiyat yaşamı boyunca Türk edebiyatına yaptığı katkılar nedeniyle Selim İleri’yi “öykü” dalında Aydın Doğan ödülüne değer gördü.

Ödül töreni Nisan’da

Aydın Doğan Ödülü, ülkemizde kültür, sanat, edebiyat ve bilim eserlerini yaratıcılarının kişiliğinde, çeşitli dallar için verilen uğraşları, özveriyi, kaliteyi ve mükemmelliğinin yanı sıra emek verenlerin çalışma ve birikimleri ile ulusal ve uluslararası platformda övgü kazananları, mesleklerine başladıkları günden bugüne kadar gösterdikleri başarılar doğrultusunda ödüllendirerek, Türk insanının kültürünü ve yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla veriliyor.

Aydın Doğan Ödülü Töreni, 10 Nisan 2012 Salı günü İstanbul Hilton Şadırvan ve Balo Salonu’nda yapılacak.

Selim İleri’nin özgeçmişi

30 Nisan 1949’da İstanbul’da doğdu. İlk yazısı 1967’de Yeni Ufuklar dergisinde yayınlandı. Papirüs, Yeni Edebiyat, Yeni Dergi, Türk Dili, Türkiye Defteri, Milliyet Sanat, Gösteri gibi dergilerde yayınlanan yazılarıyla ünlendi. 1979’da Dünya gazetesinin sanat sayfasını yönetti.

1968’de yayınlanan ilk öykü kitabı “Cumartesi Yalnızlığı”nda sınırlı ilişkiler içinde sıkışan insaların yaşamlarını anlattı. “Pastırma Yazı” ve “Bir Denizin Eteklerinde” öykü kitaplarında uyarlı gençlerin tutkularını, sıkıntılı ilişkilerini, orta tabakadan insanların acılarını, yalnızlıklarını, kurtuluş arayışlarını anlattı.

1973’ten sonra romana yöneldi. “Her Gece Bodrum” romanıyla büyük başarı kazandı. İç konuşma tekniğini kullandığı bu romanda, toplumsal kargaşa içinde bunalıma düşen aydınların arayışlarını ve çıkmazlarını ele aldı. Roman ve öykülerinin yanısıra senaryolar, denemeler ve edebiyatla ilgili incelemeler de yazdı.

Yapıtları

Öykü: Cumartesi Yalnızlığı (1968), Pastırma Yazı (1971), Dostlukların Son Günü (1975), Bir Denizin Eteklerinde (1980), Eski Defterde Solmuş Çiçekler (1982), Son Yaz Akşamı (1983)

Roman: Destan Gönüller (1973), Her Gece Bodrum (1976), Ölüm İlişkileri (1979), Cehennem Kraliçesi (1980), Bir Akşam Alacası (1980), Yaşarken ve Ölürken (1981), Ölünceye Kadar Seninim (1983), Yalancı Şafak (1984), Saz Caz Düğün Varyete (1985), Hayal ve Istırap (1986)

Deneme-inceleme: Çağdaşlık Sorunu (1978), Aşk-ı Memnu ya da Uzun Bir Kışın Siyah Günleri (1981), Düşünce ve Duyarlık (1982), Kamelyasız Kadınlar (1983)

Anı: Annem İçin (1983), Hatırlıyorum (1984), Seni Çok Özledim (1986)

Şiir: Ay Işığı (1986)

Senaryo: Kırık Bir Aşk Hikayesi (1982)

Ödülleri:
* 1976- Sait Faik Hikaye Armağanı Dostlukların Son Günü ile
* 1977- Türk Dil Kurumu Roman Ödülü Her Gece Bodrum ile
* 1982- SİYAD En İyi Senaryo Ödülü Kırık Bir Aşk Hikayesi ile

 

Sevdalinka ateşini dünyaya yayan Mostar Sevdah Reunion sahnede

Mostar Sevdah Reunion 10 Mart'ta Küçükçiftlik Park'ta

Sevdalinka’yı dünya ile buluşturan Mostar Sevdah Reunion, Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri kapsamında 10 Mart’ta İstanbul’da muhteşem bir konsere hazırlanıyor.

Balkanlar’ın en iyi gruplarından biri olarak kabul edilen ve dünyanın dört bir yanında konserler veren ve Boşnak aşk türküleri Sevdalinka ile çingene müziğini ustaca birleştiren  Mostar Sevdah Reunion,  “Sıra Dışı Müzik Konserleri” kapsamında 10 Mart’ta sahne alacak.

Grubun müzik serüveni, 1993 yılında Boşnak-Hırvat savaşının sıralarında evde kaset üzerine yaptıkları kaydı çevrelerine dağıtmaları ile başladı. 1998 yılında çıkardıkları ilk profesyonel albümlerinde, Sevdalinka ve çingene müziğini birleştiren Mostar Sevdah Reunion, efsane çingene şarkıcı Şaban Bajramoviç ve Balkanlar’da cazın divası kabul edilen Ljiljana Buttler ile ortak albümler çıkardı.

Milic Petrovic (gitar), Sandi Durakovic (gitar), Nermin Alukic (gitar ve vokal), Senad Trnovac (davul ve perküsyon), Marko Jakovljevic (bas) ve Vanja Radoja (keman) oluşan grup, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında Davorin müzik ödülünü kazanarak ayrı bir başarıya imza attı. Ayrıca grubu konu alan, MSR ve Sevdah the Bridge that Survived adlı 2 belgesel film de çekildi.

2007’da çıkan son albümü “Cafe Sevdah”dan başka 6 albümü daha bulunan Mostar Sevdah Reunion “3. Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri” kapsamında, 10 Mart’ta Küçükçiftlik Park’ta olacak.

Mostar Sevdah Reunion’un Albümleri
Mostar Sevdah Reunion: «Mostar Sevdah Reunion» (1999)
Šaban Bajramović: «A Gypsy Legend» (2001)
Ljiljana Buttler: «The Mother Of Gypsy Soul» (2002)
Mostar Sevdah Reunion: «A Secret Gate» (2003)
Ljiljana Buttler: «The Legends Of Life» (2005)
Šaban Bajramović: «Šaban» (2006)
Mostar Sevdah Reunion: «Cafe Sevdah» (2007)

İran, İsrail fimini geride bırakmanın keyfini çıkarıyor

İran devlet televizyonu, aynı dalda aday olan İsrail filmi “Footnote”u geride bırakmayı başararak, İsrail’e karşı zafer kazanıldığı yorumunu yaptı.

Televizyonun yorumunda “A Seperation”ın geçen yıl İran’da da pek çok ödüle layık görüldüğü vurgulandı.

Asgar Ferhadi’nin yazıp yönettiği film, Batı’nın standartlarına uyum sağlayarak hem bireysel hem de kültürel bir yabancılaşma içinde olan, bir kız çocuğu ve yaşlı ebeveyniyle ilgili ailevi sorunlarla baş etmeye çalışan, boşanmak isteyen Tahranlı orta sınıf genç bir çifti konu alıyor.

30 BİN İSRAİLLİ İZLEDİ 
İsrail’de, şubat ayı ortasında vizyona giren film, 1.5 haftada 30 bin kişi tarafından izlendi. Seyircilerden rina brick “iran’ı filmde gö rü nen den daha az demokratik bir ülke olarak görüyorduk, çok beğendim” derken, 15 yaşındayken iran’ı terk eden 78 yaşındaki rivka Cohen ise “insanların ev yaşamı beni hayrete düşürdü. Herkesin çamaşır makinesi ve buzdolabı var” yorumunu yaptı.

RAKİP YÖNETMENDEN ÖVGÜ
İsrailli eleştirmen Yair Raveh“ Çok iyi oyunculuk ve senaryo var” derken, İsrail’in Oscar adayı “Footnote”un yönetmeni Joseph Cedarise yaptığı söyleşilerde “Bir Ayrılık”ın yılın en iyilerinden biri olduğunu belirtti.

Film afişlerinin 14 klişesi

Sinema sektöründe afişlerin yeri önemli. Her yıl onca film ve onları bize tanıtacak afişlerle karşılaşıyoruz. Peki bu afişlerin ortak noktası var mı? Posterlerin omazsa olmazları? Fransız blogger Christophe Courtois bunun peşine düşmüş ve popüler  filmlerin  afiş  klişelerini toplamış.

[imagebrowser id=748]