Dikili Barış ve Nazım Hikmet günleri başlıyor

 

Ünü ülke sınırlarını aşmış Dikili Barış ve Demokrasi Festivali; “Dikili Barış ve Nazım Hikmet Günleri” adıyla 1 Eylül Dünya Barış Günü başlıyor.

 

Bu yıl Dünya Barış Günü’nde başlayacak olan 2 günlük programda Türkiye gündeminden düşmeyen ‘Barış’ konusu tartışılıyor, -barış adamı Nazım Hikmet- anılıyor. Bir çok ünlü ismin bir araya geleceği şenlik boyunca politikacılar, yazarlar, sanatçılar ve akademisyenler Barış’ı her açıdan ele alırken, “Dikili Nazım Hikmet Barış Ödülü”nün ilki değerli edebiyatçı ve barış adamı Yaşar Kemal’e veriliyor.

 

Özgüven; “Barış isteği dile getirilecek”

 

12 Eylül’ün karanlık günlerinden günümüze kadar ilericilerin, yurtseverlerin, demokratların, özgürlük için, barış ve demokrasi için yıllarca Dikili Şenliklerinde buluştuklarını hatırlatan Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, bu yıl Dikili Barış ve Nazım Hikmet Günleri adıyla yapılacak şenlikte barış isteklerini bir kez daha dile getirmek istediklerini söyledi. Özgüven; “Dikili’den ülkemizde, sınırlarımızda ve tüm dünyada barış için sesleneceğiz. ‘Çocuklarımıza kıymayın efendiler’ diye haykıracağız” dedi.

 

Yaşar Kemal’e Barış ödülü

 

Tüm barışseverleri 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde başlayacak Dikili Barış ve Nazım Hikmet Günleri’ne davet eden Belediye Başkanı Osman Özgüven; “Yine binlerce insan kin, nefret ve vahşet üçgeninde canlarını yitiriyor. Yine insanlığın ortak zenginlikleri yok ediliyor, yıkıma uğratılıyor. Bir avuç egemen ve silah tüccarı dışında savaşların kazanını yok. Barışa en çok ihtiyacımız olan günler yaşıyoruz. İşte bu nedenle bizler savaşların sonuçları olan acı ve yıkımların tekrarlanmaması için, savaşsız, sömürüsüz güzel günler için, ülkemizde, sınırlarımızda ve dünyada barış talebimizi haykırmak için bir araya geliyoruz. Bu buluşmada aramızda savaşsız ve sömürüsüz dünya mücadelesinin büyük ismi dünya şairi Nazım Hikmetimiz de olacak. İsmiyle anılacak olan parkta onunla kucaklaşacağız. Ayrıca 1 Eylül’de Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ile birlikte kurumsallaştıracağımız “Dikili Nazım Hikmet Barış Ödülü”nün ilki ülkemizin değerli edebiyatçısı ve barış adamı Yaşar Kemal’e verilecektir” dedi.

 

Panel ve Söyleşiler

 

Bu yıl ki şenlikte yine bir çok aydın bir araya geliyor. ‘Nazım Hikmet ve Barış’ panelinde Sanatçı Tarık Akan, Rutkay Aziz, Yazar Hıfzı Topuz, Yazar Doğan Hızlan, Kıymet Coşkun, Orhan Alkaya, Şair Haydar Ergülen, İnsanlık anıtının yaratıcısı Heykeltraş Mehmet Aksoy konuşmacı olarak bir araya geliyor. ‘Ülkemizde, sınırlarımızda ve dünyada barış’ konusu CHP 22.Dönem İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü, 22.Dönem Ankara Milletvekili Prof.Dr.Yakup Kepenek, Sol Koalisyon Partisi Dış İşleri Sorumlusu Panos Trigazıs  tarafından masaya yatırılacak. ‘Çevre ve Barış’ konusu Av Arif Ali Cangı, Hasankeyf yaşatma girişiminden Serhat Resul, Derelerin kardeşliği platformundan Ömer Şan, Allianoi girişimden Prof.Dr.Üstün Reynat, Dr.Oya Otyıldız, Prof.Dr. Ali Osman Karababa, EGEÇEP’ten Av.Berrin Esin Kaya tarafından tartışılacak. Yine Ülkemizde, sınırlarımızda ve dünyada barış panelinin ikincisinde CNN Türk’ten Enver Aysever, 19.dönem Milletvekili Ercan Karakaş, 18.dönem Milletvekili Fikri Sağlar bir araya gelecek. ‘Yerel yönetimler ve Barış’ konulu konferansta 20.dönem Samsun Milletvekili Murat Karayalçın konuşmacı olacak.

 

Diğer etkinlikler

 

Tek kişilik oyunuyla Genco Erkal’ın, vereceği konserle Fide‘nin, Moğollar‘ın ve Melike Demirağ‘ın yer alacağı şenlikte halk oyunları, sokak tiyatroları, belgesel gösterimleri, kitap imza  ve şiir söyleşileri yer alacak. Şenlikte ayrıca Gazeteci-yazar Ümit Otan ‘Geçmişten günümüze Dikili Festivalleri’ konulu resim sergisi açacak.

 

Şenlikte Fide sürprizi

 

Seslendirdiği Türkçe-Yunanca şarkılarla dinleyiciler arasında büyük beğeni toplayan, sanatçı Fide Köksal şenliğin sürpriz ismi olarak dikkat çekiyor. Fide Köksal şenlikte şarkılarını Türk-Yunan dostluğu için seslendirecek.

 

PROGRAM;

 

 

BARIŞ VE NAZIM HİKMET GÜNLERİ

1-2 EYLÜL 2012

PROGRAM

“..ben bir Türk şairi Nazım Hikmet
ben tepeden tırnağa insan
tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret…”

1.GÜN/01 EYLÜL CUMARTESİ

DÜNYA BARIŞ GÜNÜ

SAAT                           14.00

AKTİVİTE                                                    PANEL

KONU/İÇERİK                                            NAZIM HİKMET VE BARIŞ

YÖNETİCİ                                                    TANER BARLAS

KATILANLAR                                              RUTKAY AZİZ-NH.Vakfı Başkanı

TARIK AKAN-NH Vakfı Başkan Vekili

KIYMET COŞKUN-NH Vakfı Başkan Vekili

ORHAN ALKAYA

HAYDAR ERGÜLEN-Şair

MEHMET AKSOY-Heykeltraş (İnsanlık Anıtı Yaratıcısı)

YER: ULU ÇAY BAHÇESİ

 

SAAT                    16.00

AKTİVİTE                                   PANEL

KONU/İÇERİK                           ÜLKEMİZDE SINIRLARIMIZDA DÜNYADA BARIŞ 1   

YÖNETİCİ                                   HAKKI ÜLKÜ CHP 22. Dönem İzmir Milletvekili

KATILANLAR                              Prof.Dr.YAKUP KEPENEK CHP 22. Dönem Ankara Milletvekili

PANOS TRIGAZIS Sol Koalisyon Partisi Diş İlişkiler Sorumlusu

SAAT                    17.30

AKTİVİTE                                            SÖYLEŞİ – KİTAP – İMZA

KONU/İÇERİK                                     Barış – Nazım: Dikili

KONUŞMACI                                      Ertan DOĞAN

SAAT                    18.30

Barış Buluşması

Halk Oyunları Gösterisi

Barış için sokak tiyatrosu

Sokak Sanatları Atölyesi

YER: ULU ÇAY BAHÇESİ

 

SAAT                   19.00                          Barış ve Nazım Hikmet Günleri Açılış Konuşmaları

KONUŞMALAR                                      Osman ÖZGÜVEN-Dikili Belediye Bşk.

TRIGAZIS  PANOS- Sol Koalisyon Partisi Diş İlişkiler Sorumlusu

Zafer KARAMEMETOĞLU-Dikili Kaymakamı

Gökhan GÜNAYDIN-CHP Genel Başkan Yardımcısı

YER: ATATÜRK MEYDANI

 

SAAT                    19.45                            BARIŞ İÇİN NAZIM HİKMET PARKINA YÜRÜYORUZ

 

SAAT                    20.15                                 NAZIM HİKMET PARKININ AÇILIŞI

SUNUM                                                          NAZIM HİKMET VAKFI ETKİNLİĞİ

NAZIM HİKMET BÜSTÜ AÇILIŞI

ÖDÜL TÖRENİ:                                              “Dikili Nazım Hikmet Barış Ödülü”

YAŞAR KEMAL’İN

YER:NAZIM HİKMET  PARKI

SAAT                   21.15                                

AKTİVİTE                                                        BELGESEL  GÖSTERİMİ

KONU/İÇERİK                                                NAZIM HİKMET/RÜZGARA KARŞI YÜRÜYEN ADAM

BELGESELİ ÇEKEN                                         NAZIM ALPMAN    İZ TV

YER: ULU ÇAY BAHÇESİ

 

SAAT                   22.00                                                              

AKTİVİTE                                                        TEK KİŞİLİK TİYATRO

KONU/İÇERİK                                                SİİRLERLE NAZIM HİKMET

SANATÇI                                                         GENCO ERKAL

YER: ULU ÇAY BAHÇESİ

SAAT                  23.00         

AKTİVİTE                                                       KONSER

SANATÇI                                                        FİDE

 

YER: ULU ÇAY BAHÇESİ

                                             

2. GÜN/02 EYLUL PAZAR

 

 

 

SAAT                                                   14.00

 

AKTİVİTE                                                 PANEL

 

KONU/İÇERİK                                           ÇEVRE  VE BARIŞ

 

YÖNETİCİ                                                   Av.ARİF ALİ CANGI

KATILANLAR                                   NURAN YÜCE – Su Hakkı Kampanyası

SERHAT RESUL – Hasankeyf Yaşatma Girişimi

Dr.OYA OTYILDIZ – Allianoi Girişimi eski Dönem Sözcüsü

ÖMER ŞAN – Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü

Prof.Dr.ÜSTÜN REYNAT – Allianoi Girişimi Dönem Sözcüsü

Prof.Dr.ALİ OSMAN KARABABA – Ege Üni. Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğr. Üyesi

Av.Berrin Esin Kaya – EGEÇEP Dönem Sözcüsü

 

YER: ULU ÇAY BAHÇESİ

 

 

SAAT                                                  16.30

 

AKTİVİTE                                                                        KONFERANS

 

KONU/İÇERİK                                                                  YEREL YÖNETİMLER VE BARIŞ

 

KONFERANSI VEREN                                                       MURAT KARAYALCIN  CHP Parti Meclisi Üyesi ve

TBMM 20. Dönem Samsun Milletvekilii

 

YER: ULU ÇAY BAHÇESİ

 

SAAT                                            17.45

 

AKTİVİTE /İÇERİK                                    PANEL

 

KONU                                                         ÜLKEMİZDE-SINIRLARIMIZDA-DÜNYADA BARIŞ 2

 

YÖNETİCİ                                                    ENVER AYSEVER  CNN Türk TV

 

KONUŞMACILAR

                                                                     ERCAN KARAKAŞ CHP Parti Meclisi Üyesi ve

TBMM 19. Dönem İstanbul Milletvekili

                                                                     FİKRİ SAĞLAR  CHP Parti Meclisi Üyesi ve

TBMM 18. Dönem Mersin Milletvekili

                                                                                              

 

 

SAAT                                           19.45

 

AKTİVİTE /İÇERİK                                     GÜNBATIMI   BULUŞMASI

KONU                                                          SİİR-EDEBİYAT VE BARIŞ

                                                                     KİTAP İMZA

 

YÖNETEN                                                    ŞENAY GÜRLER

 

KATILANLAR                                               AHMET TELLI

ALTAN GÖRDÜM

NAMIK KUYUMCU

HALIM YAZICI

UNAL EREZLI

TUĞRUL KESKİN

NEVZAT ÇELİK

 

YER: ULU ÇAY BAHÇESİ

 

 

 

SAAT                                         21.00

 

AKTİVİTE                                                                             TİYATRO

KONU/İÇERİK                                                                      “GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ”

OYUN EKİBİ                                                                         DİKİLİ BELEDİYE TİYATROSU VE İZMİR YENİKAPI TİYATROSU

 

YER: ULU ÇAY BAHÇESİ

 

 

SAAT                                               22.00

 

AKTİVİTE                                                                                      KONSER

 

SANATÇI                                                                                       MELIKE DEMIRAG

 

YER: ULU ÇAY BAHÇESİ

 

SAAT                                                    23.00

 

AKTİVİTE                                                                                           KONSER

 

SANATÇI                                                                                            MOĞOLLAR

 

YER: ATATÜRK MEYDANI

 

SERGİLER           

 

FOTOĞRAF SERGİSİ:                             Geçmişten Günümüze Dikili Festivalleri

                                                                 Ümit OTAN

YER: MUAMMER AKSOY PARKI

 

 

 

RESİM SERGİSİ:                                    Çizgi Sanat Karma Çocuk Resimleri Sergisi

                                                               Behçet Urgun

 

YER: MUAMMER AKSOY PARKI

 

 

 

 

 

 

Karanlığın Yüreği / Joseph Conrad

Joseph Conrad’ın 1899 tarihli kısa romanı Karanlığın Yüreği, pek çok yönden gerçek anlamda ilk 20. yüzyıl romanı olarak görülebilecek, zamanının çok ötesinde bir eserdir. 19. yüzyılın sonlarında yaygın olan gerçekçi yazım tarzına dayanmasına rağmen, modern çağa özgü birçok konuyu ele almaktadır. Avrupa emperyalizminin 1800’lerde Afrika ve Asya’daki yaygın sömürüsüne eleştirel gözle bakan ilk edebi çalışmalardan biri olarak da göze çarpar.

Karanlığın Yüreği, yaklaşık seksen sayfalık, kısa ama özlü bir çalışmadır. Belçika’ya ait, yalnızca ‘Şirket’ denen sömürgeci bir işletmede çalışan Marlow isimli bir adam tarafından geriye dönük olarak anlatılır. Marlow, Kongo Nehri’ni geçip, Şirket’in çok uzaklarda kalan ve Kurtz adlı bir fildişi tüccarı tarafından işletilen iç şubesine gidecek buharlı gemiye kaptanlık etmek üzere Belçika Kongo’suna yollanır. Afrika’ya ulaşan Marlow, Şirket tesislerinin çürümüşlüğünü ve ırkçı Avrupalıların Afrikalı yerlileri küstahça sömürdüğünü görünce sarsılır.
Conrad’ın Kongo’su açık seçik bir dünya değildir ve bu dünyada neredeyse tüm karakterler uğursuz bir biçimde isimsiz kalır: Müdür, Muhasebeci ve diğerleri… Ayrıca Belçikalıların birbirinden kopuk yerleşim yerlerinin hemen ötesinde devasa ve aşılmaz orman görünür. Marlow, nehirde daha da uzak bölgelere doğru yol alırken, ruhsal bir yolculuk da yapar. İlerilere gittikçe medeniyetin tuzakları da azalır ve Marlow kendisini insan zihninin ilkel, bilinmedik alanlarına yolculuk yapıyor gibi görmeye başlar. Bu esnada gizemli Kurtz hakkında daha fazla şey öğrenir ve Kurtz’un Afrikalı yerlileri medenileştirme niyetinde bir terslik olduğu belli olur. Afrika’nın karanlığına ve vahşiliğine olan düşkünlüğü, Kurtz’u ele geçirmiştir.

Karanlığın Yüreği, sıra dışı fakat olağanüstü film uyarlaması Kıyamet’ten (Apocalypse Now, 1979) dolayı bugün özellikle bilinmektedir. Film, romanı 1970’lerin Vietnamı’na taşır ve Kurtz rolünü, Kamboçya’nn ücra bir köşesinde aklını kaçıran Amerikalı bir albayı canlandıran Marlon Brando oynar. Senaryoda Conrad’ın hikayesindeki birçok unsur korunurken; film, 1960’ların karşı kültürünün etkisini taşıyan sanrısal müzik ve görüntülerle güncelleştirilmiştir.

Conrad’ın önemli eserlerinin tümü, kendisi Polonyalı bir aileden gelmesine karşın İngilizcedir. Lehçe ve Fransızcadan sonra İngilizce üçüncü diliydi.
Conrad’ın Karanlığın Yüreği ile insanın bilinçaltını keşfe çıkışı, yazarın çağdaşı olan Sigmund Freud’un ileri sürdüğü fikirlerden bazılarına ayna tutmaktadır. Bugün bile eleştirmenler, romanı sıklıkla Freudcu bir bakış açısıyla ele alır.
T.S. Eliot, kitaptaki en ünlü satırlardan birini ‘The Hollow Men’ şiirinde (1925) epigraf olarak kullanmıştır: “Bay Kurtz… Öldü o”

Dünya sinemasının AVM'si…

Her yıl 500-600 filmin sunulduğu Toronto Festivali dev bir ‘sinema alışveriş merkezi’ kimliğine büründü. Bu yıl Pelin Esmer’in ‘Gözetleme Kulesi’nin ilk gösteriminin yapılacağı festival yıllardır Türk sinemasının nabzını da tutuyor.

“Pelin Esmer’in üçüncü filmi‘Gözetleme Kulesi’nin ilk gösterimi Toronto’da yapılacak.” Haber, geçen hafta bilgisayarlarımıza yansıdığında şaşırmadık. 1976’da “Festivallerin Festivali” adı altında, katıksız sinefil bir etkinlik olarak yola çıktıktan 15 yıl sonra hızla gelişmeye başlayıp devasa bir “Sinema Alışveriş Merkezi” kimliğine bürünerek“vazgeçilmez”leşen Toronto Film Festivali, son yıllarda genç Türk yönetmenlerin filmlerinin ilk kez gösterildiği etkinlik olma özelliğini sürdürüyor.

İki yıl önce, Venedik’ten “Geleceğin Aslanı” ödülüyle dönen Seren Yüce’nin “Çoğunluk”u yanında, Belma Baş’ın ilk uzun filmi “Zefir”, Tokyo öncesi ilk kez Toronto’da izleniyordu. Geçen yıl sıra “Gelecek Uzun Sürer” ile Özcan Alper’indi; bu kez de Pelin Esmer’in… Festivalin ilk yıllarından bu yana Türk sinemasını Toronto’da tanıtma konusunda önemli bir rol oynayan, festivalin kıdemli seçicilerinden Dimitri Eipides, her ne kadar sanat sineması örneklerine ayrılan yerin giderek azalmasından yakınsa da etkinliğin diğer seçicilerinin de Türk filmlerine ilgi göstermesi sonucu, Toronto’nun bir noktada Türk sinemasının nabzını tuttuğu söylenebilir. Locarno ve Venedik festivallerinden hemen sonra gelen Toronto, ödülsüz bir sinema pazarı olmanın avantajını da çok iyi değerlendirmekte. Kısa filmler ve video çalışmalar dahil 500-600 film sunabilen etkinliğin yelpazesi geniş. Altın Palmiye’li Michael Haneke, yine Cannes’da izlenen Bernardo Bertolucci, Abbas Kiarostami, Christian Mungiu da festivalin ustalar programında yer alacaklar. Gelecek hafta Venedik’te Altın Aslan için yarışacak olan filmlerin yarısından çoğu da yine Toronto’da izlenecek. 6 Eylül akşamı, Rian Johnson’ın Bruce Willis’li “Looper”adlı polisiye filmiyle açılacak olan festivalin gala gösterilerinde ve diğer bölümlerinde yer alacak birçok dünya prömiyerini izleyeceğimiz filmlerin konuk yönetmen ve oyuncu listeleri de sayfalar tutuyor.

Kimler yok ki? Javier Bardem, Marion Cotillard, Penelope Cruz, Johnny Depp, Robert de Niro, Costa-Gavras, Bahman Ghobadi, Tom Hanks, Dustin Hoffman, Neil Jordan, Bill Murray, François Ozon, Goran Paskalyeviç, Sally Potter, Robet Redford, Vanessa Redgrave, Salman Rushdie, Naomi Watts ve yüzlerce ünlü konuk daha… Toronto Festivali, sinema dünyasının bir numaralı AVM’si…

Orhan Pamuk'a Çin'den ödül

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Çin’de ”En Etkili Uluslararası Yazar Ödülü”ne layık görüldü.

 Konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Pamuk’un, Nanfang Daily Media Group tarafından düzenlenen uluslararası edebiyat platformu ”2012 Güney Çin Uluslararası Edebiyat Haftası” etkinliğinde ödül aldığı bildirildi.

Açıklamada, ödülle eş zamanlı olarak, Pamuk’un yazmanın ve romancılığın 35 yıllık meslek sırlarını ve Harvard Üniversitesi’nde verdiği derslerdeki notlarını anlattığı ”Saf ve Düşünceli Romancı” adlı kitabının ilk kez Çince olarak yayımlanacağı belirtildi.

Çin’de geniş bir okuyucu kitlesine sahip olan Orhan Pamuk’un”Masumiyet Müzesi” adlı kitabının en çok ilgi çeken 10 kitaptan biri olduğu ifade edilen açıklamada, ”Benim Adım Kırmızı”nın ise yarım milyona yakın satıldığı kaydedildi.

20. yüzyılın en iyi 10 yazarı

Shakespeare

125 yazarın seçimlerine dayanan kitapta en iyi yazarlar listesinin tepesinde Shakespeare yer alıyor.

 J. Peder Zane’in yeni çıkan kitabı ‘The Top Ten: Writers Pick Their Favorite Books’ta ( Top 10: Yazarlar Favori Kitaplarını Seçiyor) 19. ve 20. yüzyılın en iyi kitapları belirlendi.

‘Tüm Zamanların En İyi Yazarları’ listesinin zirvesinde İngiliz şair ve oyun yazarı Shakespeare oturuyor.

Usta edebiyatçıyı sırasıyla William Faulkner, Henry James, Ernest Hemingway, Jane Austen, Charles Dickens, Fyodor Dostoevsky, Franz Kafka, Virginia Woolf, James Joyce, Thomas Mann, Vladimir Nabokov ve Mark Twain takip ediyor.

Altın Koza'da hangi filmler yarışacak?

19’uncu Altın Koza Film Festivali’nde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yarışacak filmler açıklandı.

Adana’da bu yıl 17- 23 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek 19’uncu Altın Koza Film Festivali kapsamındaki Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yarışacak filmler belli oldu.

 

İŞTE ALTIN KOZA İÇİN YARIŞACAK FİLMLER:
1. Ana Dilim Nerede / Yön: Veli Kahraman

2. Araf / Yön: Yeşim Ustaoğlu

3. Ateşin Düştüğü Yer / Yön: İsmail Güneş

4. Aziz Ayşe / Yön: Elfe Uluç

5. Babamın Sesi / Yön: Orhan Eskiköy & Zeynel Doğan

3. Ateşin Düştüğü Yer / Yön: İsmail Güneş

4. Aziz Ayşe / Yön: Elfe Uluç

5. Babamın Sesi / Yön: Orhan Eskiköy & Zeynel Doğan

6. Devir / Yön: Derviş Zaim

7. Gözetleme Kulesi / Yön: Pelin Esmer6. Devir / Yön: Derviş Zaim

8. Lal Gece / Yön: Reis Çelik

9. Rüzgarlar / Yön: Selim Evci

10. Siirt’in Sırrı / Yön: İnan Temelkuran & Kristen Stevens

11. Şimdiki Zaman / Yön: Belmin Söylemez

12. Yabancı / Yön: Filiz Alpgezmen

13. Yeraltı / Yön: Zeki Demirkubuz

14. Yük / Yön: Erden Kıral

SONUÇLAR 22 EYLÜL’DE BELLİ OLACAK
En İyi Film seçilecek eserin 350.000 TL’lik ödülün sahibi olacağı yarışmanın sonuçları 22 Eylül gecesi yapılacak Kapanış Töreni’nde belli olacak.

Yarışmanın jüri üyeleri ise, jüri başkanı yönetmen Ferzan Özpetek, görüntü yönetmeni Eyüp Boz, müzisyen Hasan Saltık, öğretim görevlisi Hülya Uğur Tanrıöven, oyuncular Nejat İşler ile Nurgül Yeşilçay ve yapımcı Zeynep Özbatur Atakan’dan oluşuyor.

 

Resim ve Heykel Müzesi'nde skandal

Geçtiğimiz yıllarda birbiri ardına yaşanan hırsızlık olaylarıyla sarsılan Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde skandallar bitmek bilmiyor. Müzede 202 eser kayıp, 46 eser sahte, 27 eserin orijinalliği ağır kuşkulu…

Milliyet Gazetesi’nden Sertaç Koç‘un haberine göre, bünyesinde barındırdığı eserler nedeniyle “resim ve heykelin milli hafızası” olarak nitelendirilen müzede 2009’da Hoca Ali Rıza’ya ait 13 adet karakalem eskizinin sahteleriyle değiştirildiğinin belirlenmesinin ardından sayım komisyonunun başlattığı çalışma tamamlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, olası tepkiler nedeniyle kamuoyuyla paylaşmadığı rapora göre, müzede bulunan Fikret Mualla, İbrahim Çallı, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Şevket Dağ, Hoca Ali Rıza, Hüseyin Avni Lifij, Halil Paşa, Hikmet Onat, Feyhaman Duran, Refik Epikman, Mehmet Ali Laga, Fethi Arda, Sami Yetik, Mustafa Ayaz, Zühtü Müridoğlu’nun da aralarında bulunduğu sanatçıların yüzlerce eserinin “kayıp”, “sahte” ya da “ağır kuşkulu” olduğu ortaya çıktı.
Kayıtları var, kendileri yok

Raporda müze envanterine kayıtlı olmasına karşın 202 eserin kayıp olduğu, 46 eserin sahteleriyle değiştirildiği, 27 eserin orijinalliğinin ağır kuşkulu olduğu iddia edildi. Böylece kayıp ve sahte olmak üzere toplam 248 eserin müzeden çalındığı anlaşılırken, ağır kuşkulu olan 27 eserin orjinal olup olmadığı ise yapılacak incelemenin ardından netlik kazanacak.

Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde 2009’da Hoca Ali Rıza’ya ait 13 adet karakalem eskizinin sahteleriyle değiştirilerek çalındığı, o dönem teşhirde bulunan Şevket Dağ’a ait bir tablonun da sahte olduğu belirlenmişti. Hırsızlık olaylarının ardından, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın talimatıyla müzedeki diğer eserlerin incelenmesi için sayım komisyonu oluşturulmuştu.
5 bin eser incelendi

Sanatçı, akademisyen, uzman ve müfettişlerden oluşan sayım komisyonu çalışmalarına 22 Ocak 2010’da başladı. Komisyon, 4 bin 108’i müze envanterine kayıtlı yaklaşık 5 bin eseri titizlikle inceleyerek çalışmalarını 18 ocak 2011’de tamamladı. Komisyonun raporu Kültür ve Turizm Bakanlığı’na gönderdi. Raporda müze envanterine kayıtlı olmasına karşın 202 eserin kayıp, 46 eserin sahteleriyle değiştirildiği, 27 eserin orjinalliğinin ağır kuşkulu olduğu belirlendi.

Müzedeki kayıp ve sahte eserlerin çokluğu nedeniyle bakanlık yetkilileri büyük bir şok yaşadı. Müzede 2009’da Hoca Ali Rıza’ya ait 13 eserin çalınması nedeniyle oluşan tepkiyi gözününde bulunduran bakanlığın daha yoğun tepki geleceği endişesiyle, raporu kamuoyuna yansıtmadığı ve sızdırılmaması için yoğun çaba sarf ettiği öne sürüldü.
46 eser sahte çıktı

Raporda müze envanterine kayıtlı 46 adet eserin sahte olduğu tespit edildi. Bu  eserler arasında daha önce sahte olduğu anlaşılan Hoca Ali Rıza’nın 13 ve Şevket Dağ’ın bir çalışmasının yanı sıra, aynı sanatçılara ait başka eserler ve birçok önemli sanatçının tabloları bulunuyor. Orijinalleri çalınarak yerlerine sahtelerinin konulan eserlerden bazıları şöyle:
“Fethi Arda/Kara Giysiler, Fethi Arda/Kompozisyon, Hüseyin Yüce/Karda Ağaçlar, Şevket Dağ/Kuyu, Şevket Dağ/Manzara, Refik Epikman/Peyzaj, Refik Epikman/Peyzaj, İbrahim Çallı/Manolyalar, İbrahim Çallı/Moda Deniz Hamamı, İbrahim Çallı/Kayıklar, İvan Konstantinoviç Aivazovsky/Peyzaj, Malik Aksel/Gölge Oyunu, Arif Kaptan/Çoban, Saip Tuna/portre, Saip Tuna/Gelincikler, Hikmet Onat/Manzara, Hikmet Onat/Sandalda Kadınlar, Pertev Boyar/Peyzaj, Fikret Mualla/Kumarhane, Hoca Ali Rıza/Mezarlık Yolu, Hoca Ali Rıza/Çamlıca Kız Lisesi, Hoca Ali Rıza/İshak Paşa Çeşmesi, Hoca Ali Rıza/Natürmort, Hoca Ali Rıza/Çamlıca, Hoca Ali Rıza/Çamlıca, Hoca Ali Rıza/Sokak Çengelköy Kuleli Yolu, Hoca Ali Rıza/Kayalık, Hoca Ali Rıza/Sultan Çayırından, Nazmi Ziya Güran/Manzara, Sabri Berkel/Natürmort, Sami Yetik/Peyzaj, Mehmet Ali Laga/Mesudiye, Mehmet Ali Laga/Sarıca İli, Bedri Rahmi Eyüboğlu/Manzara ve Bahçe.”
Ağır kuşkulu eserler

Raporda ayrıca, müze envanterine kayıtlı olan 27 adet eserin de orijinalliğinin kuşkulu ya da ağır kuşkulu olduğu belirlendi. Eser sahibi sanatçıların tarz ve üsluplarıyla farklılık gösteren 27 eserin, gerçek olup olmadığı ise Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nda (TAEK) yapılacak kimyasal boya analizlerinin (spectum) ardından netlik kazanacak. Gerçek olup olmadığı ağır kuşkulu olan eserlerden bazıları ise şöyle:
“Fikret Mualla/Dedikodu, Fikret Mualla/Balo, Fikret Mualla/Pazar Yeri, Fikret Mualla/Garson, Fikret Mualla/Köpekle Gezinti, Fikret Mualla/Barda Sohbet, Fikret Mualla/Balon Satan Kadın, Fikret Mualla Balıkçılar, Şevket Dağ/Han İçi, Halil Paşa/Develi, Halil Paşa/Boğaz, Halil Paşa/Boğaz, Agah Efendi/Suya İnen İnekler, Saip Tuna/Kayıklı Manzara, Münif Fehim/Portre, Mehmet Ali Laga/Çardak’tan Gelibolu’ya, Hoca Ali Rıza/Tabiattan, Hoca Ali Rıza/Natürmort, Üsküdarlı Cevat/Büyükada, Refik Epikman/Erzincan’dan manzara.”
1980’de açıldı

Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi, 6’ncı Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün talimatıyla restore edilen Türk Ocağı binasında,  2 Nisan 1980 tarihinde açıldı. Başbakanlık genelgesiyle o dönem kamu kurumlarındaki 500 kadar sanat eseri toplanarak müzenin ilk koleksiyonu oluşturuldu. Bu eserler, seçici kurul tarafından belirlenen yerlere asılarak izlenime sunuldu. Müzede 1980’den bu yana kurucu Müdür Tunç Tanışık ile Nejdet Can, Vural Yurdakul, Mükerrem Baydar, Özgür İzzet Pektaş, Ömer Osman Gündoğdu müdürlük görevinde bulundu. Ali İhsan Gürsoy halen müdürlüğü görevini vekaleten yürütüyor.
Hırsızlık olaylarıyla gündeme gelmişti

Uzun yıllar ziyarete kapalı olan Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Altındağ Belediyesi işbirliğiyle 2007-2008 arasında yapılan tadilatın ardından hizmete açılmıştı. 2007’de tadilat sürdüğü sırada müze bahçesine bir kamyonla giren hırsızlar, gündüz vakti işçilerin gözü önünde bahçedeki iki bronz heykeli çalmıştı. Heykellerin tarihi değerinin olmadığı açıklanmış, ancak müze müdürü görevinden almıştı. Ayrıca, başlatılan soruşturma kapsamında müzede görevli 26 personele çalınan heykeller için 6’şar bin TL ceza kesilmişti. 2009’da ise müzede çalışan bir güvenlik görevlisi İbrahim Çallı’nın bir yağlı boya portresi ile Şevket Dağ’ın iki tablosunu çalmış, ancak eserleri satamayınca 3 gün sonra tekrar müze bahçesine bırakmıştı. Müzeden 1997’de 31 eser çalınmıştı. Çalınan bu eserler hâlâ bulunamadı. Müze son olarak 2009’da Hoca Ali Rıza’ya ait eserlerin sahteleriyle değiştirildiğinin anlaşılmasıyla gündeme gelmişti.
Kayıp eserlerden bazıları

Rapora göre, müze envanterine kayıtlı olmasına karşın paha biçilemeyen 202 eserin “kayıp” olduğu tespit edildi. Kayıp eserlerden bazıları şöyle:
–  Şevket Dağ: Surlardan, Cami Kapısı, Cami İçi, Topkapı Sarayı Kızlar Ağası Dairesi, Pencereden Görünüm
–  Şefik Bursalı: Dolmabahçe’den,
–  Zühtü Müridoğlu: Alçı kadın başı, Bronz figür, n Hasan Vecih Bereketoğlu: Kurbağalı Dere,  n Halil Paşa: Güller, Britanya’dan Kadın, Yalılar, Manzara, n Devrim Erbil: Soyutlama,
–  Hikmet Onat:?İstanbul Boğaz’dan Peyzaj, Salacak’tan Manzara, Anadolu Hisarı, n Oya Kınıklı: Yeşil Yaylı Kemancı, n Hamiye Çolakoğlu: Seramik Nene Hatun formu,n Bedri Rahmi Eyüboğlu: Muradiye’de Kahve, Edirne Tunca Köprüsü, n Feyhaman Duran: Süleymaniye‘den Fatih’e Doğru, Laleli Buket, Hoca Ali Rıza’nın portresi,
–  Yusuf Çöloğlu: Kapadokya, n Şeref Akdik: Pendik, Erdek Balıkçı Kayıkları, n Hüseyin Avni Lifij: Kağnı ve Köylüler, Ankara’da Bir Sokak,
–  İbrahim Çallı: Manzara, Bahçede Kadın, Peyzaj, n Hoca Ali Rıza: Bulgurlu’da Timurcu Çeşmesi, Yağış, Sandal Balıkçı Kulübesi, Beykoz’da İshak Ağa Kahvesi, Kaya ve Çam, n Mehmet Ali Laga: Manzara, n İsmail Hakkı: Batan Gemi, n Ali Avni Çelebi: Vatanı Müdafa Eden Türk Askeri, n Mehmet Ruhi Arel: Sakarya’dan Doğan Çay,
–  Sami Yetik: Kasımpatılı Natürmort, Peyzaj, n Arif Kaptan: Natürmort,
–  Namık İsmail: Denizde Vapur,
–  Hasan Vecih Bereketoğlu: Manzara, Çankaya’dan, n Hüsmeyin Zekai Paşa: Cami, n Mustafa Esat Düzgünman: Battal Ebru.

Kim, ne dedi?

‘Hakikaten yüreğim ağlıyor’

Rafi Portakal (Müzayedeci): “Habere göre 202 eserin çalınması, bir günlük bir iş değil, zun zamana yayılmış. Dünyanın başka taraflarında da müzelerden eserler çalınıyor ama böylesi sayıda eserin çalındığı müzeyi hatırlamıyorum. Bu sanat eserlerine verdiğimiz değeri gösteriyor. Sahte eserlere gelince işin o ayrı bir trajedi. Eserler çalınıp yerine başkaları konuyor, uzun süre fark edilmiyor. Hakikaten bir sanat adamı olarak yüreğim ağlıyor.”
‘İçeriden yapılmış bir şey’

Yahşi Baraz (Galerici): “Resim Heykel Müzesi’nde resimlerin doğru dürüst envanteri çıkarılmadı. Yeni yeni yapılıyor. Böyle olunca da bazı kötü niyetli insanlar resimleri değiştirebilir; bu içeriden yapılmış bir şey. Kültür Bakanlığı kayıp eserleri kamuoyuyla paylaşmalı. Galerilere, açık artırma merkezlerine bildirmeli özellikle. Biz de kayıp eserlerden birisi gelirse bakanlığa bilgi verebiliriz. Bu eserler yurtdışında da olabilir üstelik. Daha komik olanı şu: Birisi bu tablolardan birini kayıp olduğunu bilmeden de almış olabilir.”
‘Kayıp eserler açıklanmalı’

Turgay Artam (Müzayedeci): “Bu bilirkişi raporu doğru ise sanat açısından çok kötü bir durum. Bildiğim kadarıyla Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bu konularla yakından ilgili ve çok hassas. Şimdi bu kayıp eserlerin, resimleri ile hemen açıklanması gerekiyor, ki galeriler, müzayede kuruluşları, hatta koleksiyoncular bunları almasın. Daha önce Milli Kütüphane Koleksiyonu’ndan tablolar yok olmuştu. O tabloların hiçbirinin fotoğrafları bulunamadı. Sadece kayıp tabloların ressamlarının adı var.”
‘Resmi dokümantasyon yok’

Hüsamettin Koçan (Sanatçı): “Türkiye’de devletin elinde olan sanat eserlerinin resmi bir dokümantasyonu doğru dürüst çıkmış değil. Bir ara Kültür Bakanlığı ciddi biçimde ele almaya çalıştı, fakat son durum konusunda bilgim yok. Müzede biliyoruz ki bürokrosinin kendi çarkları içinde bir rastlantısallık söz konusu. Orası biraz devlet bürokrasisi nasıl işliyorsa öyle işliyor. Muhtemeldir ki bürokratik çark içinde bunların yaşanması da mümkün.”

‘Bir birikimi barındırıyor’

Doç. Dr. Zeynep Yasa Yaman (Sanat tarihçi): Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Türkiye’nin modern sanatının temsili açısından Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi’nden sonra ya da en az onun kadar önemlidir. Yaklaşık Meşrutiyet döneminden 1990’lara kadarki Türk sanatının önemli birikimini barındığı söylenebilir. 1990’lardan bu yana müze birçok soruşturma ve sayım geçirdi. Eğer bir müzeye yaraşır envanter kayıtlarına, arşive sahipse; komisyonların elinde kuruluş tarihi itibariyle müze koleksiyonuna alınan eserlerin listelerinin bulunması ve konunun yalnızca depo sayımından ibaret kalınmaması gerekir.”

Hervé Le Tellier'den 'Aşktan Bu Kadar'

Hervé Le Tellier’in ‘Aşktan Bu Kadar’ adlı kitabı, Mehmet Rasim Emirosmanoğlu’nun çevirisiyle Monokl’dan çıktı.

Senin dahil olmadığın seninle ilgili hatıralarım da var benim, onları bilmene olanak yok tabii. Öylesine içimdesin ki, fiziksel yokluğun neredeyse hissedilmiyor. Bu senin, sahilimde bıraktığın ayak izin, varlığının bana bağışladığı sessiz melodin. Sadece seni düşünüyorum. Bir önceki gün seni ilk defa kollarıma aldım ve beni o an istila ettin. Seni anlatan cümleler geliyor aklıma, not alıyorum amaçsızca. Bir efsaneye göre Şostakoviç’in kafatasına saplanan bir şarapnel parçası, eğer kafasını belirli bir şekilde eğerse onun müzik duymasını sağlarmış. Sen benim Şostakoviç’in kafatasına saplanan şarapnel parçamsın.Şostakoviç’in kafatasına saplanan şarapnel parçası güzel bir roman adı olurdu. Hayat sonsuz sayıda güzel roman adıyla doludur.

Hervé Le Tellier

1957 doğumlu olan Hervé Le Tellier uluslararası avangard edebiyat grubu Oulipo’nun etkili bir üyesidir. Oulipo’nun en önemli figürleri sayılan Raymond Queneau, Georges Perec, Italio Calvino, Jacques Roubaud, Jean Lescure ve Harry Mathews gibi yazarlarla yazınsal uzamda kalıcı bağlar sergilemiştir.  Bilim gazetecisi olan Tellier’in edebiyat alanında dikkatleri çektiği yapıtı Les amnésiques n’ont rien vécu d’inoubliable “Je pense que” (Düşünüyorum ki) bin kısa cümleden oluşmaktadır. Le voleur de nostalgie (Nostalji Hırsızı) adlı yapıtını Calvino’ya adamıştır. 2002’den beri Le Monde gazetesinde cam kağıt adlı bir köşede yazmaktadır. Başlıca yapıtları arasında Les amnésiques n’ont rien vécu d’inoubliable (Amnezikler unutulmaz hiçbir şey yaşamamıştır), Cités de mémoire (Anı Şehirleri), La chapelle Sextine (Sextine Şapeli), Je m’attache très facilement (Çok kolay bağlanıyorum) gösterilebilir.

Yazarın Monokl’daki Diğer Kitapları: Bar Sonatları (2011 Aralık)

Çevirmenin Son Sözü:

Yeterince aşktan bahsedilmiş bir kitabı çevirirken yeterince kitaptan bahsetmemiş olma ihtimalimize karşılık kitaptaki kurgusal bazı detaylar ve çeviride karşılaştığım zorluklar hakkında bir son söz yazmak gerekir diye düşündüm. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Hervé Le Tellier’nin bu kitabı bir Oulipo kitabıdır. Açılımı Ouvroir de Littérature Potentielle, yani Gizil Edebiyat İşliği olan bu edebi akıma, Georges Perec, Raymond Queneau, İtalo Calvino vb. yazarları okuyanlar aşinadır kuşkusuz. Bu akım kimi zaman Georges Perec’in Kayboluş’unda “e” harfinin yoksunluğu şeklinde, kimi zaman Raymond Queneau’nun Zazie Metroda kitabındaki neolojist bir prensiple, kimi zaman da İtalo Calvino’nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu kitabındaki iç içe geçmiş öyküler kurgusuyla karşımıza çıkar. Bu kitapta “e” harfinin olmamasına benzer harf oyunları yoktur ama başka türlü Oulipo oyunları söz konusudur. Aslında kitaptaki Oulipo kurgusu okuyucuya kitap içinden aktarılmaktadır: anlaşılacağı üzere, yazar, kitabın başkahramanlarından Yves Janvier, yazdığı Abhaz Dominoları kitabını Anna’ya anlatırken aslında “aşktan bu kadar”dan, elinizdeki yapıttan bahsetmektedir. Tıpkı Yves Janvier gibi Hervé Le Tellier de kitabının başlıklarını bir Abhaz Dominosu oyununa göre kurgulamıştır. Kitabın altı ana karakterinin her biri domino taşındaki sayılardan birine karşılık düşerken, yardımcı karakterler ise dominodaki boşlukla, yani sıfırla karşılık bulmuştur. Dolayısıyla kitabın bölümlerini temsil eden isimler de oynanan domino taşındaki rakamlara göre şekillenmiştir. Bu kitabı çevirmek gerçekten ilginç bir deneyimdi. Bir aşk romanında alışılageldiği üzere aşk dolu cümleler vardı, ama o cümlelerin bazıları matematik terimleri içeriyordu. Ayrıca kitabın içine serpiştirilmiş, beni bir hayli uğraştıran dil genetiği, göz hastalıkları vb. uzmanlık alanları için (varolmayan) bir çeviri ofisine danışmak gerekiyordu.
Kitaptaki bilimsel ve matematiksel başvurular, edebiyata uyarlanmış teknik ifadeler, dipnotlarla kısmen verilmeye çalışıldı. Bunca terimin, metinler arası göndermenin, İngilizce, Almanca, İtalyanca cümlenin, film, tablo, şarkı adları ve sanatçılarının adlarının geçtiği yoğun bir “bilimsel aşk romanının” hazmı için bu dipnotlar zorunluydu. Son olarak kitapta geçen ve çevirisi hayli zorlu şiirlerden bahsetmek gerekiyor. Özellikle kitabın finalindeki beş üçlük ve bir dörtlükten oluşan villanelle oldukça zorlayıcıydı. Villanelle Türkiye’de çok da bilinmeyen –tıpkı Oulipo akımının kendisi gibi– bir şiir biçimi. İki uyağı var. Hem uyağa hem de anlama sadık kalabilmek için epey uğraşmak gerekti. Çünkü boş sayfada tek cümle olarak görülen şiirin son cümlesinde kitabın adı yer alıyordu ve yazar bu şiire önemli bir rol biçmişti…

Gizil başka edebiyat işliklerinin açığa vurulabileceği başka deneyimlere kapı aralayacağı için ve elbette aşk için dikkat kesilmeli bu yapıta…